Sahneyi seven bir aileden geliyorum. Anneannem, Atatürk’ün önünde, ilk Türk operetinde rol almış. Çocukluğum, ona benzemek ve sahnede olmak hayaliyle geçti. Böyle bir deneyimim olamadı ama kimi zaman kadınlarımızın hikayelerini yurtdışında anlatma fırsatım oldu; kimi zaman markaların öykülerine sözcülük ettim. Hikâye dediğin göz göze anlatıldığında değer kazanıyor. Bu nedenle, aslında hayatımı hikayeleri paylaşarak geçirmek istiyorum. Anadolu’yu adım adım gezip, kadınlara kendi girişimcilik hikayemi anlattığımda da kurum çalışanlarına birer marka elçisi olduklarını aktarırken de sadece eğitim ya da seminer vermiyorum. Beraber yeni hikayeler oluşturuyoruz, birbirimizden öğreniyoruz. Herkes kendi hikayesini yaratıyor. Bense bu hikayeleri topluma aktarıp, deneyimleri ortaklaştırıyorum. Hikayelerimizi değerli kılan bu paylaşımlar, aslında. Daha çok anlattıkça, daha çok dinledikçe zenginleşiyoruz. Tek kişilik deneyimlerden, çok daha fazla kişinin faydalanabileceği ortak deneyim havuzları üretiyoruz.